16 Kas 2012

DÜŞLER Mİ??? UMUTLAR MI????

Özgür hastalandığından beri... Gündüz düşlerinde _aslında gece düşlerinde de_ hemen hep aynı senaryoyu görürüm...

Aslında Özgür hasta falan değilmiş de... Ana fikir budur...

Ama bu "ketojenik diyet" e başladığımızdan beri... En sık gördüğüm rüyalardan biri bildiğiniz "dank" etti kafama... Hatırladım....

Doktor doktor dolaştığımız dönemde "evet bu sefer bu doktor söyleyecek!!!" dediğim bir şey kendi kendime....

- "Ne yediriyorsunuz bu çocuğa????"

Eskiden bu kadar doktor, bu kadar test, bu kadar ilaç yoktu... Bizim başımız ağrırdı,  ateşlenirdik, öksürürdük... Büyüklerimiz hep "geçer geçer" derdi... Çok ağrırsa "tabi dolaşıyorsun çıplak ayak üşütüyorsun işte!!!"... En fazla bir öksürük şurubu _rengi ve tadı çok güzeldi fakat ilaç ismi yazmıyorum ya :))) bunu da yazmıyorum_ belki bir de aspirin _bunu yazayım artık çünkü aspirin ülkemizde ilaç ismi değil artık :)))_ içirir heme yorganların altına sarar sarmalarlardı bizi... Veeee ilginçtir!!!! Sabaha hiç bir şeyimiz kalmazdı.....

Hastanelik olmazdık küçükken biz... Kardeşim dahil... Ki o hep hastaydı küçükken... Onu bile bu kadar doktora götürdüklerini... İlaca boğduklarını... Hastaneye yatırdıklarını bilmem... Bir kere annem yatmıştı hastaneye, bayağı bir kalmıştı, bir hafta kadar sanırım, sarılık olmuş hatta geldiğinde tabağını, kaşığını, havlusunu bile ayırmış, işaretlemişlerdi... Annemin evde olmadığı bir gece hatırlıyorum... Çok garip bir yokluktu... Gecenin içinde annesini bulamayan... Biz... Kardeşim ve ben.... Çok üzülmedik ama... Merak ettik sadece... Ben yanına gitmek istedim... Nedense geçti sonra....

Neyse çok zorlarsan can alıcı bir cevap gelirdi ve ondan sonra hastaneye "belki" giderdin.... Hastane "gezmek" demekti, "eğlence" demekti, "ilgi" demekti bizim için....

O cevap: "ya yediği bir şey dokunduysa???"....

Aileler bizim bu dönem ki kadar paranoyak olmadıkları ve aslında buna da gerek olmadığı zamanlar bir annenin çocuğunun gündüz ya da dışardayken ya da okuldayken neyle beslendiğini bilmemesi çok olağan dışı bir durum değildi... Devlet bize el koyup kendi güvencesine(!) almıyordu yani bunun için... Hani düzgün beslenemesek de arada belki bir iki fiske yesek de biz ailemizin'dik....

Benim de düşüm bundan ibaretti aslında... Bir gün bir doktor çıkıp ve aslında her çocuğun yemesi doğal... yemesi gereken... Hatta yemesi "şart olan bir şeyi ya da bir şeyleri yasaklayıp: "AAaaaa Özgür bunları mı yiyor ama olmaz ki sakın yedirme bunları... Hata bu!!!" demesiydi.... Sonra ben "ya doktor olur mu??? yani çocuk bu" :)))) hani misal:" yahu doktor siz hiç şeker yemeyen sevmeyen çocuk gördünüz mü!!!!" diye gözlerimi belertip bakıp... Sonra doktorun tarifesine _ikna olup_ harfiyen uyacak ve çocuğumuzu kurtaracaktık sonunda!!!! Ben de hayıflanacaktım sonra "ah bilseydim yedirir miydim bu güne kadar!!!" diye....

Sanırım düşüm gerçek oluyor... Hem de bu sefer... Hem de çooook yakında :))))))))

Hiç yorum yok: