29 Eki 2015

BEDAVA YAŞIYORUZ BEDAVA...

     Özgür İstanbul'daki (yeni açılmış hastaneler hariç) hemen hemen bütün hastanelerde uzun kısa yatmış veya uğramıştır... Bunu gurur meselesi gibi yazmıyorum... Yazma sebebim o çok korktuğumuz VNS Therapy pil değişimi için yaşadığımız gergin bekleyişli yenileme ameliyatı için yattığımız yeni hastaneden ne kadar korktuğumuzu ama bunun ne kadar boş ve gereksiz olduğunu gördüğümüzün mutlulukla altını çizmektir... Gerçi başta bir "il sağlık müdürü'nün akrabası anjio olacak yatak yok, oda da yok" krizi yaşandı ama cerrahımızın da desteğiyle çabuk atlattık onu yok saydık doğal olarak :)

   Dört ay kadar önce hep korkuyla beklediğimiz pil bitiyor uyarısını aldık... Tekrar kolları sıvadık ki sevgili "devlet baba" kanunlarda değişiklik yapmış ve "replasman ameliyatı" dedikleri pil değişim ameliyatını bile artık sıfırdan tekrar haketmemiz gerekiyormuş öğrendik.... Pes ettik mi HAYIR!... Korktuk mu EVET!... Hem de çok...

   "Dövlet Baba"nın "üvey baba"lığını yaptığı bir sürü hikaye var... Özgür bunlardan en şanslısı ve en iyi durumda olanı şükür... Şükür ama ya ötekiler???

    Bu tür çocuklar tarih boyunca sadece bizim devletimiz için değil dünyanın tüm devlet kurumları ve oluşumları için "öteki"dirler... Hep evlere kapatılan, hep yok sayılan, hep kaderine terkedilen olmuşlardır... Sebebi ise şudur:

    Devlet için başlıca gelir kaynağı "vatandaş"tır... Vatandaş gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren yaşaması için asgari gereklilikteki her türlü ihtiyacı için "harcama"ya mahkumdur... Şairin hicivle dediği gibi:

BEDAVA
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.


    Vatandaş bedava yaşamıyor tabi ki... Çalışıyor, üretiyor, vergi veriyor, satın alıyor, borçlanıyor, borçlarını ödemek için daha çok çalışıp üretiyor, yine satın alıyor, yine borçlanıyor, yine borçlarını kapamaya çalışıyor vs... vs... vs... Ölene kadar devam ediyor bu.....

   Bizim çocuklarımız, yani bu melekler, bu çarka uygun değiller... Bu çarkın içinde yer alamadıkları için de "dövlet baba'nın "üvey çocukları" onlar maalesef....

   Onlar misal Özgür hiç mi bir şey üretmiyor!?!?!?!?!

   Elbette hayır, en kötü durumdaki melek bile "sevgi" üretiyor misal.... Ama devlet sevgi'yi satamıyor... Sevgi'yi borçlandıramıyor... Sevgi'den vergi alamıyor... Dolayısıyla onlar için bir masraf kapısından başka bir anlam ifade etmiyor bu çocuklar....

   "Devlet" eğer ki "BABA"ysa insanlarını, vatandaşlarını ayırmadan asgari ihtiyaçlarını: Başta SAĞLIK, barınma, eğitim vs...vs... karşılamalıdır! Şartsız koşulsuz yapmalıdır bunu...

   Olanları daha düz anlatmam gerekirse... Pil için altı sene önce bir buçuk yıl uğraşmamıza rağmen ve bütün belgelerimizin tam ve eksiksiz (IQ testi, çekilen binbeşyüzüncü MR dahil) olmasına rağmen distrübütör firma dolar kurunun artışını yansıttığı için SGK eski rakamı ödedi kalanına karışmadı... Tekrar SGK'ya başvurup yeni fiyatı onaylatmak gerekiyordu ki bu da altı ay daha cevap için bir bekleme süresi demekti o arada pil bitecekti vs...vs...vs...

   Devletin çocuğumuza vermediği değeri borçlanarak, tırmalayarak kendimiz verdik, beklemeye tahammülümüz yoktu hemen yaptırdık... Özgür'ün pili tamamen bitip kapanmadan yetiştirdik prosedürleri ve yaptırdık... Şimdi belgeleri avukatlara verip dava açacağız SGK'ya... Artık kaç yıl sürer... Ne kadar zamanda alırız geriye o parayı bilinmez.... Çok umrumda da değil açıkçası zamanında oldu ameliyat bu bile bizim için büyük başarı bu ülkede.....

 

         Öyle çok öykü var ki "dövlet baba'nın üvey çocukları" ile ilgili... Birisinin pili bir buçuk yıl önce bitmiş IQ testini geçemediği için yenileme reddedilmiş... Bir başkası dört buçuk yaşında yine IQ testi yüzünden hakedememiş hiç takılmamış... Bir diğeri ilacını SGK 16 yaş üstü ödediği için ve daha 16 yaşında olmadığı için alamıyor... Daha bir sürü melek ona sıra gelsin de öyküsünü okusunlar ve yardım eli uzatsınlar diye bekliyor.....

 
        Biz başardık hem de sadece ben, eşim değil... Özgür'de başardı... Salı gerçekleşti ameliyat, çarşamba Özgür'ü taburcu ettiler... Cerrahı Hakan Hanımoğlu'nun eline sağlık o ve cerrahi grubu sayesinde ameliyattan hepi topu 4-5 saat sonra ayaktaydı Özgür :) Hastane farkı diyorum ya işte özel bir kurumda insan gibi muamele gördük biz ve çocuğumuz... İtilip kakılmadığımız, gözlerimizin içine içine bakıp anlatabilen sağlık çalışanları vardı... Peki neden cennete düşmüş gibi hissettik ki biz???? Çünkü bu hastane Özgür'ün ziyaret etmek zorunda kaldığı bin beş yüzüncü hastane ve hepsinde yüreğimizin bir parçasını bırakmak zorunda kaldık, söküp aldılar çünkü!!! Burada öyle olmayınca, mutlu olunca mesela, garip hissettik kendimizi... Birazda suçluluk duygusu karıştı, kaldığımız sürece hep aklımda diğer çocuklar....

  O çocukların Özgür'den eksiği ne diye düşündüm hep :( Tabi ki benim için en kıymetlisi Özgür ama hepsinin anası için en kıymetlisi kendi yavrusu...

   Ameliyathaneden çıktığında yastığı kırmızıydı baticon'muş :) Vermemiş yastığını :) Çekilin ellemeyin artık demiş... Kızcağız 'hastanızı böyle pis yastıkla görmenizi istemezdim ama Özgür vermek istemedi ne dediysek ikna edemedik' diye özür dilerken benim aklımdan Özgür'ün yoğun bakımda yalnız kalmak zorunda olduğunda yılmadan beni çağırdığı için ona bağıran hemşireler geldi... Hangisi insan, hangisi sağlık emekçisi, hangisi dürüst, hangisi doğru diye düşündüm... Bu farkı yaratan sadece para denen bok mu yani!!!!!


    Yukardaki resim göğsünden çıkan eski pili yeni modeliyle değiştirildi, yeni model hem daha küçük hem de daha güçlü... Bunu da atlattık şükür... Benim cengaver kızım Özgür'üm bir kere daha galip geldi... Darısı diğer meleklerin ve ailelerinin başına.....