2 Mar 2017

GÖZÜM AÇIK MI GİDERİM.... GİDEBİLİR MİYİM...

      Bilen bilir eşimle beraber işlettiğimiz bir ajansımız var... Dizilere, reklamlara, sinema filmlerine oyuncu sağlıyoruz, cast seçimi yönetiyoruz vs...vs... Eşim oyuncu, ben _yapabildiğim kadar_ cast direktörü ve menajerim...

    Ve Özgür'ümüz var... Yine bilen bilir hiç saklamayız biz onu... Bizimle ofiste, sette, görüşmede yani kısacası "hayatta" dır Özgür...

     Neden mi yazıyorum bunları???

     Ayberk Atilla'yı hepiniz tanırsınız, iyi de bilirsiniz, emin konuşuyorum çünkü Ayberk abiyle ilgili negatif bir iğne başı düşünen çarpılır, melek gibi adamdı kendisi... Sene başında onu kaybettik.... Hani her ölenin arkasından derler ya öyle böyle değil ama değil ülkemiz dünya hatta kainat bir güzel adamı K A Y B E T T İ K hep beraber... O artık yok... Bırakabildikleri de bu dünyaya anlayabilene... Alabilene... Hala ofise gelip oturup Ömer'in masasının hemen solundaki koltuğa oturmuş, çayını beklerken hasbihal edecekmiş gibi... Hala kapıdan girecekmiş gibi... İlk aradığımızda, hastanede olduğunu öğrenip koştuğumuzda " Bu yaştan sonra kızamık geçirecek değil ya çocuklar" deyip gülümsemişti.... Hala "naber yavyum!" deyip yanağınızdan makas alacakmış gibi....

   Sonra.....

   Özgür üç yaşından beri özel bir merkeze gidiyor... Orada gördüğümüz desteği, dostluğu, anlayışı ailemizden görmedik biz.... Bizim gibi bir sürü aile ve "farklı gelişen" çocuğumuzda görmemiştir bu kadar da iddialı konuşuyorum... Orada tanış olduğumuz diğer aileler, anneler, babalar, çocuklar....

   Otizimli... Kara yağız bir delikanlı... Basketbolu çok seviyor, çok iyi oynuyor aynı zamanda... Takımların kadrolarını tek tek sayıyor hatta hangi sene hangi maçta kaç kaç yendiler onu söylüyor.... "basketbol sahasında normal bir adam oluyor" derdi annesi... Bir dönem ders saatlerimiz çakıştığı için her hafta mutlaka görüştüğümüz sonrasında yine ders saatleri değiştiği için koptuğumuz, gayet eli yüzü düzgün bir hanımefendiydi kendisi.... Altı yıldır kanserle savaşıyormuş...

    Özgür 13 yaşında ve ben on yıldır o merkezde ve dışarda ve ofiste ve sahilde ve hastanede ve rehabilitasyon merkezinde ve otobüste ve benzincide ve ve ve ve... türlü çeşit insan gördüm... Yanımda Özgür olduğunda özel bir algı açılıyor ister istemez... Özenenler'den acıyan'lara, kayıtsız kalan'lardan gerilen'lere, ne yapacağını bilmeyen'lerden doğru yaptığından emin olan'lara, fazlaca seven'lerden irrite olan'lara, amuda kalkan'lardan parende atan'lara türlü çeşit insan 13 yıl bu dile kolay O N  Ü Ç  K O C A  Y I L.....

   O güzelim kadını kanser eden.... Bir seferinde kendini bilerek ve isteyerek lisenin uyum programından kovdurmuştu :) Öğretmenin poposunu ellemiş :) Bunu anlatışı geliyor aklıma mağrur, gururlu.... Bunu hesabedebilmesi ve uygulamaya koyması ve başarması ne büyük başarıdır otizmli birey için.... Bilemezsiniz.... Gözlerini kapatabildi mi???? Vaz mı geçti???? Belki sadece boyut değiştirmiştir de yanındadır gene çocuğunun sadece biz "normal"ler görmüyoruzdur.... Bu çok mu ütopik anneler çocuklarından önce ölmezler ki aslında.....

   Evlat.... Hepimizin var... Saçının teline zarar gelse deliririz... Bir anne ister mi, düşünür mü "ya çocuğumdan önce ölürsem?" diye.... Aklınıza gelir mi böyle bir ihtimal.... "Normal" olan nedir evladın anneyi gömmesi di mi !?!?!?!?

    "Normal" nedir????

     Düşünün bir lütfen.... Doğurursunuz... Ne yiyecek, ne giyecek, diş çıkarır, hangi okula gidecek, sınavda nereyi kazanacak, kiminle evlenecek, en iyi miras diploma mı gayrimenkul mü vs... vs... bir sürü dert di mi???? Bizim böyle dertlerimiz yok maalesef... Olduramadık sanırım... Ya da seçildik ne bileyim... Yağmur'da var öyle dertlerim ama ya Özgür'ümüz.....


   Ona "insan"dan başka bir şey bırakamam sanırım... Düşününce... Para, daire, han bıraksam ne olur ki... Ya da sosyal devlet hakları... Vergi ödüyoruz sonuçta seve seve (!!!!) ne oluyor.... Benim çocuğuma benden sonra onu incitmeden bakabilecek bir kurum mu var....

   Neye güvenebiliriz... Neye inanabiliriz....

    Gündelik hayatta savrulup dururken hiç ölmeyecekmişsin gibi savaşıyorsun.... Garip bakan oyuncuyla boğuşuyorsun mesela... Ya da anlamayan, hastalığı bilmeyen doktorla savaşıyorsun, anlatıyorsun.... Zorla da olsa sokuyorsun kafasına bir şekilde... Ya da bir haber görüyorsun mesela bilmem ne yurdunda taciz, dayak, tecavüz!!!!  Korkuyorsun!!!! Ya da neyse ne halk otobüsünün muavini gek gek! konuşurken bir dur diyorsun! Ve bir şey bırakıyorsun! biz varız! buradayız!... Sevgili Ferhan Şensoy'un bir oyununda vardı "fakat!!! döv döv bitmeyebilir!!!!"

    Bitmiyorlar.... Ama lütfen bitsinler...

    Bu gün duydum ben: "Sanki eskiden daha mı azdı... Sadece sesi duyulmuyordu... Artık kadınlar.... Zaten dünya değişecekse kadınlar tarafından...."

    Ya yapmayın allah aşkına....

   Dağıldım evet... Bu kadarına da hakkım var mı???? Çocuğumu emanet edeceğim kimsem yok mu benim... Anlayamazsınız.... Ya da anlarsınız ne bileyim....

   Bu arada Ahmet Mekin... Ameliyat oldu iyiymiş gitmesin dursun başımızda.... "Bitmesin bu kavga bitmeyecek... Yeryüzü aşkın yüzü... Oluncaya dek...."






  


1 yorum:

Yurttaş dedi ki...

Ne guzel ifade etmissiniz.Dun o cesur anneyi topraga verirken aklima gelen, aslinda hep kafamin bir kosesinde olan benden sonra oglumu kimlere teslim edecegim, onu kendi ayaklari ustunde durabilir ve hayatini devam ettirebilir hale getirip getirmeyecegim. Ozel cocuklarin anneleri olarak biz gunluk yasariz, kutlanacak universite mezuniyetleri, meslekler,kurulacak aileler gibi hayallerimiz olamaz. Kucuk adimlari takip eder onlarin sevincini yasariz. O sevgili cesur anneyi saygiyla aniyorum. Tum ozel annelere de kuvvet ve saglik diliyorum.