10 Mar 2012

ATAMADIM!!!

Bugün öğretmenimiz geçtiğimiz altı ayda yapılan çalışmaların bazılarını dosyalayıp bize verdi... Kalın bir dosya, gelişimiyle ilgili olan bazılarını seçip arşivlemiş, diğerlerini bize verdi... Çalışmalara objektif olarak bakıldığında okulda belkide bir ayda yapılıp çoktan kağıt çöplüğüne gönderilmiş olurdu diye düşündüm... Sonra bu kadar çok saklamanın ne alemi var ben de seçeyim kalanını da....

Olur mu hiç!!!

Olmadı da yapamadım... Benim çocuğum nerelerden geçip gelmiş örneğin "M" sembolünü elleri ağrıya ağrıya öğrenmiş... Beğenmeyip sil diye defalarca ağlamış, üzülmüş... Aynı sembolü "düzgün yazana kadar" belki 1350 kere tekrar, tekrar yazmış... Ben bu kağıtları atacağım öyle mi!!! Olmadı... Yapamadım...

Halbuki Yağmur'un ne kadar az belgesi var ilkokuldan, ilk çizdiği resim, anne'ye ve anane'ye yazılan ilk mektuplar... O kadar işte en fazla üç beş sayfadır... Çünkü Yağmur'a anlatmak dışında hiçbir desteğimiz olmadı o hep kendi dişiyle tırnağıyla söküp aldı eğitimini... Hiç bir şeyi oturup öğretmedik, hep ip ucu istedi, aldı ve gerisini kendisi getirdi...

Nasıl güzel bir şeydir çocuğunuz bir şeyleri kendisi keşfederken karşısına geçip onu seyretmek... Eller yazarken o kalem tutan parmakları tek tek öpüp koklamak istersiniz, gözlerdeki ateş, ışıltı hiç sönmesin diye dua edersiniz, o merak dolu gözler arada size bakar "bu anne denen insan bana hayran la!" der yine yaptığı işte döner :)

Sonra... Sonra büyürler işte... Yavaş yavaş söner gözlerindeki ışık, o hayatı öğrenmeye olan açlık, daha doğrusu yerini bir çok başka şeye bırakır, hüzne mesela, kızgınlığa ya da, kıskançlığa belki, çocuk kirlenir gittikçe ve yetişkin denen "şey"in gözleri başka bakar artık her şeye... Yağmur'da üzüntüyle izliyorum bu "evrim"i gün be gün.... Rekabet, hayatta kalma (var olma) güdüsü, taş devrinde başkaca kirletiyordu insanı, bu devirde başkaca kirletiyor....

Sanırım Özgür'de böyle bir şey olmayacak maalesef(?)... Çünkü küçük kızımın yaşı yok sanırım ya da bir çok yaşı var....

Benim küçük kızım 3 yaşında çünkü bu öğrendiklerine rağmen bir şeyler zor geldiğinde ya da işine gelmediğinde bebekleşip beni, bizi, etrafındakileri gayet bilinçli olarak zor durumda bırakabiliyor....

Benim küçük kızım 5 yaşında çünkü hala aynı merakla bakıyor ve konuşması _ilaçların yan etkisinden dolayı_ 5 yaşında gibi, dili zor ve uzun kelimelerde dolanıyor ağzının içinde ifadeleri yavaş, melodisini bilmeyen bazen ne söylemeye çalıştığını bile anlamıyor....

Benim küçük kızım 10 yaşında çünkü biyolojik yaşı zaten bu ve algısı yaşıtlarıyla aynı, etrafında olan biten hiç bir şeyi kaçırmıyor ve gerektiğinde öğrendiklerini, yerinde ve zamanında kullanabiliyor....

Benim küçük kızım 15 yaşında çünkü ayna karşısına geçip ne kadar güzel olduğunu düşünüyor, makyaj yapmak istiyor, ben ve Yağmur gibi giyinmek, yaşamak, okula, sinemaya, parka gitmek, gezip tozmak istiyor...

Benim küçük kızım 35 yaşında çünkü hayatın onun omuzlarına verdiği yükü, bir çoklarımız taşıyamıyor ya da zaten bunu taşımak bile istemiyor, kaçıyor... Halbuki benim küçük kızım bu yükle yaşamayı öğrendi onu yaşam tarzı haline getirdi....

Benim küçük kızı 55 yaşında çünkü o yaşa gelmiş bir çok insandan daha çok hastane, doktor, yoğun bakım, iğne, serum, ilaç, hastalık görmüş durumda ve psikolojik sağlığı buna rağmen gayet sağlam...

Benim küçük kızım 80 yaşında çünkü bir insanın başına gelebilecek bir çok aksiliği yaşadı ve atlattı...

Neyse... O benim küçük kızım... Ve bir çoklarınızdan daha çok hayat tecrübesi var... Aslında o yüzden yaşı yok.... Öyle olmasını tercih etti çünkü.....


1 yorum:

ayse dedi ki...

özgür senin eserin.. ve dünyanın en güzel çocuklarından biri onun kediliği yeter...