13 Mar 2012

YARIN BİTMEZ!!!

Bugün Öğlen tıklım tıklım bir ofisi bırakıp Cerrahpaşa'ya gittik Özgür'le... Söylememiştik çünkü biz de unutmuştuk...
Randevuya bir buçuk saat kala:
"Bugün ne?
- Salı
- Hay allah randevusu bugün müydü?
- Eyvah! Evet bugündü...."

Ofisten koşturarak çıkıp arabaya binip Şişli-Cerrahpaşa arası türlü çeşit trafikten geçip randevuya 15 dakika kala hastanedeydik... Trafikte boğuşurken bir yandan da Özgür'ün bitmek bilmeyen sorularına cevap veriyordum... Oysa o gayet mutluydu çünkü ön koltukta oturmuş Nil Karaibrahimgil cd'sinden sevdiği şarkıları başa alıp alıp dinliyordu ve telaşlı ve sinirli de olsa annesi her sorusuna cevap veriyordu... Cerrahpaşa'da park edecek yer bulup, daha 15 dakikamız olduğunu da fark edince derin bir nefes aldım, arabadan çıktım... Bir sigara yakıp, arabanın etrafında dolaşırken _gayr-i ihtiyari...istemsizce...refleks olarak_ gözümü Özgür'den ayırmadığımı _ayıramadığımı_ fark ettim...

Ama artık karşımdaki  _yanımdaki_ başka biriydi... Çünkü trafiğin ortasında bir yerlerdeyken otuzuncu "nereye gidiyoruz?" sorusuna cevaben Cerrahpaşa'ya demiştim ve karşılık olarak bana " Bip yapan abi orda  bizi bekliyor mu?" gibi bir şey söylemişti.....

"Bip yapan abi"den daha önce bahsettim sanırım. Kendisi Özgür'e pil düşündüğümüz andan itibaren, rapor aşamasında, hastaneye yatışta, ameliyat öncesinde, sırasında, sonrasında bize yardımcı olmuş; hala da gece gündüz ne zaman arasak üşenmeden, sıkılmadan cevap veren yardımcı olan, kendisine hepimizin _ve eminim ki bir çok başka ailenin de_ minnettar olduğu, sevgili Fatih Beydili idi...

Altı aydan fazladır kontrole gitmiyorduk, Özgür'de yaşadıklarını birbirine bağlama, olanlardan sonuç çıkarma zayıftı... O zaman yan koltuğumda oturan, boyuna güvenip öne oturttuğum çocuk kimdi :)

Doktorumuzla sorunsuz görüştük... Bütün servis özlemiş Özgür'ü... Hepsine tek tek selam veren, onlarla sohbet eden, doktoruyla sohbet eden, çocuk kimdi :)))

Çocuklarım hep durumlarının en iyisi oldular benim daha önce yazmıştım bunu zaten :) Hocamız da bugün "gördüğüm en iyi Dravet" dedi... ekledi de "Dravet ise tabi o kadar çok mutasyonu ortaya çıktı ki..."

Sabah çok erken kaldırmalıyız Özgür'ü çünkü uyku ve uyanıklık EEG'si çekilecek... Eşim de bizi bırakıp ofise gitmek zorunda çünkü hayat beklemiyor... Biraz buruğum çünkü eskiden 30-35 gün beklerdim o yatağın başında onlar aklıma gelecek... Ama biraz da iyiyim çünkü gelişiminden ve genel durumundan dolayı 1-2 saatte bitecek ve sanırım bunu hoca VNS'nin yararlarını özellikle klinik olarak görüp belgelemek için özellikle istedi.... Onların "ilk pil bebeği" imiş Özgür öyle dedi.... En çok yayar görenlerden biriymiş ayrıca....

Yarın... Oradayken... Hani hayat "bir film şeridi gibi geçer" ya "gözlerinizin önünden"... Ben de kızımla geçtiğimiz yolları an be an geçireceğim gözlerimin önünden... Ve... Bir kez daha.... "O"nun annesi olmaktan gurur duyacağım... "İyi ki doğurmuşum" diyeceğim... İyi ki "ÖZGÜRCE YAŞAMAK" ne demek biliyorum... İyi ki 'onun öykü'sünün ilk ortağıyım....

İyi ki Özgür'ün annesiyim diyeceğim... Sonra da hızla ofise döneceğiz çalışmaya, çünkü iş beklemez... :)))





Hiç yorum yok: