5 Eyl 2010

DÜNYA... DURDU...

Biliyordum başımıza gelecekleri aslında... Yani iki oda bir salon gayet konforlu bir evde, neredeyse izole bir yaşamda bu kadar enfeksiyonu mıknatıs gibi üstüne çeken çocuk, pil raporu alınacak diye mi kapmayacaktı otuz tane öksüren çocuk arasından zatürreyi? Hem de öyle böyle değil sekiz çeşit antibiyotiğe üçlü kombinasyonlar halinde cevap vermeyecek kadar dirençli bir ciğer enfeksiyonunu...

Çocuklarınız hastalanacağı zaman önce bir huysuzlanır di mi... Ota boka ağlar, olmayacak şeyler ister, huyu değişir çocuğun, akşamına ya da gecesine de ateşlenir di mi... Genelde böyle olur yani... Özgür gibi özel çocuklar ise önce nöbet geçirir, durup dururken, nöbet genelde farklı olur,mesela tüm vücudu kasılırken normalde(!) o sefer ( ama sadece O sefer) gözü dalar, iç organları nöbet geçirir çocuğun oturuyorken birden bir çığlık atar karnım diye bakarsınız ki midesi ritmik olarak kasılıyor ya da etrafta olmayan kediyi "pisi pisi" diye kovalamaya başlar, bakar size ama görmez yada gördüğünden korkar durup dururken, normallerden(!) uzun sürer, arka arkaya olur mesela yarım saatte üç tane... Buna Status diyorlar, durdurulamayan nöbet yani. Yarım saatte üç nöbet klinik olarak göremeseniz de beynin içinde nöbet devam ediyor demek, nöbet müdahalelere rağmen durmuyor demek... Sonra ateş birden düşer, 10 dakika sonra birden yükselir, nöbetlere devam eder bu arada... Hastalığın ilk belirtileri bu döngünün ancak yirminci saatinde falan ortaya çıkar, yani doktorların evet "şu" hastalığı var demeleri için yaklaşık yirmi saat dil dökersiniz... Kan tahlilleri de kesinlikle ip ucu vermez mesela kandaki mikrop oranını ölçtükleri CRP testi normal sınırlarda çıkar ilk tahlilde ertesi sabah alınan kanda üç katına çıkmıştır o oran...

Nöbetçi doktora zatürreye benziyor dediğimde kafasını kaldırıp boş boş baktı bana, beni ve Özgür'ü tanımayan her doktorun yaptığı gibi... Onun aklından geçenleri de tecrübelerimle okuyabildiğim için hastanenin bizi tanıyan doktorunu cepten arayıp mesai arkadaşına durumu anlatmasını rica ettim, kırmadı sağ olsun.

Çok yorgunum, yazmaya bile elim varmıyor artık aslında, bütün bunları tek tek anlatmak, kimseye haksızlık etmeden, yanlış bilgilendirme yapmadan ama bütün ayrıntısıyla, aynı şeyler tekrar hatırlamak, tekrar yaşamak demek hem benim hem de eşim için... Denemiştim şansımı mesela "özel hastaneden alsak olmaz mı raporu?" diye muhtemelen karşımdaki doktor bir 'küçük burjuva özentisi'nin bildik kaprisi zannetmişti belki de... "yok" diye yapıştırıvermişti hemen " Tam Teşekküllü Devlet Hastanesi olacak" demişti. Devlet Hastaneleri'mizin bu  "Tam Teşekkül" hali aslında bizimki gibi bağışıklık sistemi bir nedenle baskılanan hastalar için kabustur, bunu da bilirler halbuki.

Yoğun Bakım... Kalp atışları normalde 80 civarı olması gerekirken 150 atıyordu, solunum hızı da çok yüksekti bunları ölçen makine susmuyordu bir türlü... Akşam üstü geldiler alalım dediler vermek istemedim önce ben başındayım dedim ama sabaha karşı artık kalbi çok yorulmuştu aldılar...

Bize durumu özetledikten sonra ( ki üstü örtülü bir biçimde "hayati tehlikesi var, acil müdahale gerekebilir, yoğun bakım hemşireleri ve doktorları bu konuda servistekilerden daha deneyimliler" dendi) "Eve gidin, dinlenin burada yapacağınız bir şey yok" dediler...

Bize "Eve gidin" dediler... Güldüm küfür yemiş gibi ama doktor gayet ciddiydi.... Eşim de katılıyordu bu fikre biraz uyumam gerekiyormuş...

"Hayır! ya beni çağırırsa?"
"Zaten çağırsa da alamazlarmış ki içeri beni"
"Yok ya! Nasıl almazlarmış! O benim çocuğum!"

Yüreğinizi bir poşete koymuşlar, yanına beyninizi atmışlar, almışlar et döveceğini, biftek hazırlar gibi vuruyorlar da vuruyorlar...


Ev arabayla 10 dakika uzaklıktaydı... Gittik, on dakika oturamadım, nasıl oturacaktım ki zaten... Kapısında beklemeye de izin yoktu, içeri girmeye izin yoktu, hastanenin otoparkında, arabanın içinde, kantinde, lobide, orada, burada hiç bir yerde duramadım. Nefes alabilecek bir açıklık aradım durdum hastane merkezli bir küçücük çemberde...

Dünya... Durdu - mu??? Dünya??? Neydi ki???

Hiç yorum yok: