23 Tem 2010

UNUTTUĞUM ÖNEMLİ BİR ŞEY VAR...

Belden ilik örneği alma işlemi ameliyathanede yapılıyor... İlk defa değildi belki; onu öylesine -fakat gülmeye çalışarak- yabancılarla salıvermem bir yerlere...


İki yaşındaydı, akılı başında her çocuk gibi kıyameti koparmalıydı... Özgür hepimizden önce kabullenmişti durumu belki daha o zaman... Doktorun sonradan anlatığına göre: " anne nerde?" diye sormuş. Doktor da "dışarıda seni bekliyor hadi yat sen birazdan anne'ye kavuşacaksın" demiş... Ben dışarıda çocuğum bir de lösemi mi oldu diye ağlarken o her söyleneni yapmış ve sorunsuz bir test yapmışlar...


Hep korktum ben Özgür için... Hala rüyalarımda onu karmaşık bir yerlerde kaybediyorum ya da (bir çanta gibi) düşürüyorum ve yokluğunu zamansız fark ediyorum... İçimde sürekli bir eksiklik hissi... Karabasanlarım neredeyse bu tip rüyalardan ibaret...


O ise ortama uyum sağlama, sosyal alışveriş gibi meziyetlerden tutun da yön bulma duygusunun gelişmişliğine kadar her yönüyle gitgide bağımsızlığını ilan ediyor... Cep numaramı biliyor, ben kaybolurken yol tarif ediyor ve ben ona gidemezsin diye yapışmaya devam ediyorum....


Bu hastalık belki de Özgür'den çok bende hasar bırakacak....

Kim bilir belki de iyileştiğinde artık, bana bakmak zorunda kalacak... Ne hayat ama...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bekle kar altında kalan buğday tanesi
yine onun sularıyla yeşereceksin
gözyaşların çare değil ağlama büyü
başını dik tutabilirsen boy vereceksin

her yanında allı morlu
güller açar türlü türlü
bu fırtına dünden belli
başedeceksin