9 Ağu 2010

ŞÜKREDELİM!

ITP hastalığını atlattık atlatmasına ama sonraki iki yaz boyunca burnu kanadı Özgür'ün hem de durup dururken. Paranoyasını atlatamadık tabii... Her kanamada koştura koştura en yakın acile gidilir, Özgür'ün hastalığının ve basit bir burun kanamasını neden 'olay' haline getirdiğimin kısa bir öyküsü geçilir, hemen tam kan sayımı istenilir... Hazır almışken ALT ve AST denilen karaciğer enzimleri ve Sodyum Valproad da ölçtürülür... Her değerin normal(!) olduğuna ikna olunca eve dönülür... Kılcal damarları çok yüzeyde, ameliyatla yakalım dediler, olmaz dedim... Fayda görmeyeceğine inanmadığım hiç bir şeyi yaptırmadım çocuğuma, ya sağlıkçı zannettiler beni, ya doktor ama kesin olan bir şey vardı ki "arıza hasta yakını" idim hepsi için...

Yattığımız her hastaneyi yazmıyorum, girip çıktıklarımızı, bir iki gün kaldıklarımızı, basit (!) ishal, bronşit vakalarını, saymıyorum bile bunları, düşünün... Kabaca saydığımızda, İstanbul çapında sadece on iki ayrı hastanede kaydı var Özgür'ün; bu, şu demek, on iki hastaneye en az bir defa yatırılmış demek... Can mı dayanır, cep mi dayanır, yürek mi dayanır, neyse...

Özgür tüm bu zamana ve yaşanmışlıklara rağmen düzgün öğrenmeye devam ediyordu. Hatta bir çok yaşıtından ilerideydi gelişim olarak. Bir gariplik vardı ki bir türlü ifade edemiyordum, sanki bir noktada tıkanıyordu çocuk, o noktayı bulamıyordum bir türlü. Dört yaşındaydı ve her dört yaş çocuğu gibi görünüyordu sadece biraz daha hareketli gibi... Her göz anlamıyordu, algılayamıyordu... Bir çoğu çocuk gelişimci olmak üzere, bir kaç psikolog, rehabilitasyon merkezi gezdim. Gezdim diyorum çünkü eşim dahil etrafımdaki herkes yine abarttığımı düşünüyordu... Nöbetler gelişimini etkilemiyor diye düşünüyorlardı... Yine doktorlardan biri " Her nöbetin bir şekilde etkilediğini" söylemişti, hatta "Sağlıklı olsaydı belkide üç yaşında okuma yazma bilecekti, dolayısıyla gelişimini etkilemiyor diyemeyiz... Belki de bu gelişiminin etkilenmiş halidir..." de demişti... Özgür'deki gariplik sadece benim arıza anne modum değildi maalesef keşke öyle olsaydı... Gittiğimiz (eşimi de peşimden sürüklemeye başlamıştım) yerler önce bir DENVER Gelişim Testi yapıyor, kullanılan ilaçların ya da kontrol altına alınamayan nöbetlerin yan etkisi olduğunu düşünüyor ona değil bize yardım için koçluk yapabileceklerini söylüyorlardı... Denver gelişim testi normal çıkıyordu Özgür'ün.

Bir çizelge düşünün üst tarafında aylar var, altı yaşa kadar, soldan sağa çeşitli gelişim alanlarıyla ilgili maddeler, çocuğunuzun doğum günü soruluyor, tam ay ve gün hizasından cetvelle sayfa sonuna kadar dikey bir çizgi çiziliyor, bakılıyor sonra; yapabildiklerine GEÇTİ, yapamadıklarına KALDI... Bisiklete binebiliyor mu tartışması yaşadığımızı hatırlıyorum mesela, direk kaldı yazınca bozulup " bu çocuk bisikletle dolaşacak kadar sağlıklı olamadı ki, daha hiç denemedi ki bisiklete binmeyi, nasıl kaldı diyebiliriz?" diye tartışmıştım, yani arıza yapmıştım gene doktora... Bir çizelge düşünün ki yargılar gibi, dikey bir çizginin ötesine geçebilen ve geçemeyen şeklinde ayırıyor çocuğunuzu bir o tarafa, bir bu tarafa... Anne baba olarak çaresiz gözleriniz "geçti" görünce umutla parlıyor, "kaldı" lar da teselli arıyor bir sonraki maddeye geçiliyor hemen " hah bak bunu da çok iyi yapıyor!" nidaları... Kullandıkları kriterlerin saçmalığını tartışmak yerine mecburi sisteme çocuğunu ( kendini aslında ) onaylatma ihtiyacı...

Bir tanesi abla önerdi, "tamam" dedik, geldi bir kızcağız, çocuğa bakmadan daha mutfak masasında kahvesini yudumlarken benimle başladı sormaya: " al! ver! komutlarını alabiliyor mu? kaşık çatal tutabiliyor mu?" Bir yandan sorulara cevap verirken Özgür mutfak sandalyesine tırmanıp duvara balık resmi çiziyordu, kız bütün ciddiyetiyle sormaya devam ediyordu, beni gülme tuttu, kıza bahsettiğimiz çocuğun karşısında olduğunu söyledim... Çok memnun oldu, başladılar çalışmaya. Normalde daha ağır çocuklarla çalıştığını anlattı, bir de herkesin cümlesini bitirirken sonuna yapışıveren "Şükredin!" kısmını da unutmadı...

Müzik eğitimi, yunus terapisi, atlarla çalışma, nöro feedback, aklınıza gelen gelmeyen, internete bir şekilde düşmüş her bilgi kırıntısını araştırdım, yetmedi kitap baktım, işin açıkçası kendimi gerçek anlamda parçaladım, normal(!) bir çocuk olsun diye, bizim gibi olsun diye çok çaba harcadım...

Olduramadım... Olmadı bizim gibi normal(!), belki de zihnini kalıplara sokmamak için direniyor hala, Özgür kalmak istiyor belki de... Canının istediğini öğreniyor, işine gelmeyeni duymazlıktan gelip yok sayıyor, gayet mutlu, melek gibi, bozulmamış bir çocuk oldu Özgür... Hayatın akışı içinde gayet uyumlu ama özel alanına girdiniz mi sadece onun kuralları geçerli...

Son bulduğum yerde çok ilgi gördük, sağ olsunlar sadece Özgür'le değil bizimle de çok ilgilendiler... Sanırım üç sene oldu Özgür devam ediyor bu merkeze...

1 yorum:

Isigi Tutmak dedi ki...

Normal nedir diye sormussunuz ya. Ben de ayni soruyu sorup duruyorum kendime ve hayata. Hatta isyan ediyorum cogu zaman. Saglik diliyorum tum cocuklarimiza. Gerisi "bos"mus gercekten.