14 Tem 2010

İÇİNİZ ŞİŞİYOR Dİ Mİ ????

Daha ilk " öhhööö" dediğinde Özgür, uyarmıştım ben onları... On gün boyunca hasta olduğuna inandıramadım... Anti-Epileptik ilaçları bu kadar hoyratça kullanabilen nöroloji bölümü bir antibiyotik ve mukolitik (ciğerlerdeki sekresyonu kolay çıkarabilmesi için) başlamıyordu çocuğa...

- Neden antibiyotik vermiyoruz?
-Benim çocuğum olsa vermezdim annesi! Siz antibiyotiği iyi bir şey mi zannediyorsunuz?
-İyi bir şey demiyorum ama çocuğun ciğerleri doluyor... Ayrıca, var mı gerçekten çocuğunuz?
-Yok! 
- O zaman konuşmayalım bu konuyu...
- Tamam annesi! Ben hocaya soracağım...

İçeri girip " Annesi çok agresif " diye beni şikayet ediyor, sonra çıkıp:

- Hoca bekleyelim dedi,

diyor...

Bu asistana da gönül koymadım inanın... On gün çocuk ateşler içinde yandı, fazladan belki 30-40 tane nöbet geçirdi, en son artık ben elimde  -bir tehdit gibi :)-  antibiyotiği tutup asistanlara, "Hocayı çağırın, yoksa başlıyorum ben bunu!" diyerek kendi çocuğumu rehin alınca hoca geldi, ciğerlerini dinledi, gece asistanını tehdit ederek çektirdiğim röntgene baktı ve çantamdaki antibiyotiğin adını reçeteye yazıp "Bunu babasına verin, eczaneden alsın başlayalım." dedi :)

Şu an buradan gülüyorum ben biliyor musunuz bunlara :))) Orada gülemiyordum tabii... Orada da gülüyor olsaydım, beklendiği(!) gibi balataları sıyırmış olurdum nihayetinde :)


İşe yaramayan "BİR" ilacımız vardı, işe yaramayan İKİnci ilacı edinip çıktık oradan....




1 yorum:

Adsız dedi ki...

Biliriz nedir bizi hasta eden!
Söylenir bizi senin iyileştireceğin
hastalandığımız zaman.

Diyorlar ki, sen, tam on yılda
öğrenmişsin hastalar iyi etmesini
halkın parası ile yapılan
güzel okullarda.
Dünyanın parasını dökmüşsün
olmak için bilgi sahibi.
Senin elinde öyleyse iyileştirmek bizi.

Ne dersin, elinde mi?

Seni gelince görmeye,
çıkartıyorlar üstümüzdekileri,
zor değil hastalığımızın nedenini anlamak,
şöyle bir bak üstümüze başımıza,
o saat öğrenirsin her şeyi.
Çünkü elbisemizi yıpratan neyse,
odur vücutlarımızı da yıpratan.

Rutubetten diyorsun, vücudumuzdaki ağrı.
Duvarlarımızda ki leke de ondan.
Söyle öyleyse bize:
Rutubet neden?

Ezdi bitirdi bizi
çok çalışmak, az yemek.
Sense öğüt verirsin,
dersin, kanlı canlı olun!
Suda büyüyen kamışa
demeye benzer bu:
çık başka yerde yaşa.

Ne kadar vakit ayırırsın bizim için?
Baksana, evinde bir halın var,
en azından beş bin muayene eder.

Haklı çıkarmak için kendini
bunda benim suçum yok
diyeceksin ister istemez.
Bizim evin duvarındaki
ıslak lekeye git sor:
o da bundan başka bir şey demez.
bertolt brecht